Aubry, sessiz, terbiyeli ve başörtülü genç bir kızdır. Bir gün, babasının yakın arkadaşı Jay kapıyı çalar. Babasının henüz işten dönmediğini söyleyip onu içeri davet eder. Jay, koltukta sıkıntıdan patlarken, evin içinde biraz dolaşmaya karar verir. Üst kata çıktığında gözlerine inanamaz: Aubry, gizlice oryantal kıyafet giymiş, aynanın karşısında kıvrak hareketlerle dans etmektedir.
Jay, fark edilmemeye çalışarak onu gizlice izler. Ancak Aubry kısa sürede fark eder ve şaşkınlıkla Jay’i evden kovmak ister. Jay ise onun bu dansı sadece kendisini baştan çıkarmak için yaptığını öne sürer. Aubry bu itham karşısında şok olur. Ailesinin, çevresinin böyle bir şeyi öğrenmesi durumunda yaşayacağı utanç, genç kızın içini kemirir.
Jay, bu küçük sırrı saklamasının bir şartı olabileceğini söyler. Aubry, daha önce hiç yaşamadığı ama kafasında defalarca kurduğu yasak arzularla yüzleşmek zorundadır artık. Gizli kalması gereken bu an, Aubry için hem bir çıkış yolu, hem de ilk kez içindeki bastırılmış istekleri açığa çıkarma fırsatıdır.
